Genetiği Değiştirilmiş Besinler

Mısır

Mısır kendi böcek öldürücüsünü yaratacak şekilde değiştirilmiştir. Zararlı böcek mücadelesi amacıyla uygulanan bu yöntem zararlılarla mücadele konusunda her ne kadar iyi bir sonuç vermiş olsa da bu mısırların insanların tüketimine sunulması bir çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi, tonlarca genetiği değiştirilmiş mısırın insan tüketimine sunulduğunu ilan etti. Fakat fareler üzerinde yapılan deneyler neticesinde Genetiği değiştirilmiş mısırla beslenen farelerin döllerinde zayıflama görülmüştür ve bu durumun doğurganlığı azalttığı sonucuna varılmıştır.

Soya

Soya fasulyesinin ot öldürücülere karşı daha dirençli olabilmesi için genetiği değiştirilmiştir. Soya unu,soyadan yapılan bir tür peynir olan tofu, soya içecekleri ve soya yağı ile ilgili fareler üzerinde yapılan deneyler sonucunda genetiği değiştirilmiş soyayla beslenen farelerin hiç bir şekilde döl üretemediği ve çoğu denek farelerinin deneyler sırasında öldüğü tespit edilmiştir. Son dönemde erkek kısırlığının bu denli çoğalmasının altında yatan en önemli etkenlerden biri de genetiği değiştirilmiş besinlerdir. Şuan çok ciddiye alınmasa da bu durumun uzun vadede insan ırkının tükenme tehlikesi altına girmesine sebep olabileceği unutulmamalıdır.

Pamuk

Bilindiği üzere pamuk yağı da bir çok gıdanın içine katılmaktadır. Pamuk da ot öldürücülere dirençli olabilsin diye genetiği değiştirilen bir bitkidir. Genetiği değiştirilmiş pamuğa temas eden bir çok Hintli çifçinin derilerinde dökülmeler olduğu görülmüştür.

Pirinç

Güneydoğu Asya’dan gelen bu temel gıda maddesinin şimdi bol miktarda A vitamini içerecek şekilde genetiği değiştirildi. İddiaya göre, ABD’de insan genleri içeren pirinç türlerinin üretileceğine dair raporlar bulunuyor. Pirinç, 3. dünya ülkeleri bebek ishalleriyle mücadele edecek insan proteinleri üretecek. İnternet dergisi China Daily, genetiği değiştirilmiş pirincin gen transferlerinin eşzamanlı olasılığıyla birlikte alerjik reaksiyonlara eğilimi düşünüldüğünde potansiyel ciddi sağlık ve çevre sorunları taşıdığını bildirdi.

Domates

Domateslerin, çürüme ve büzülmeleri önlenerek daha uzun raf ömrüne sahip olmaları amacıyla genetik olarak değiştiriliyor. Genetiği değiştirilmiş domateslerin güvenliğini belirlemek için yürütülen bir testte bazı hayvan denekler genetiği değiştirilmiş domatesleri tüketmelerinden birkaç hafta sonra ölmüşlerdir..

Süt ürünleri

ABD’deki ineklerin %22’sine genetiği değiştirilmiş bovin büyüme hormonu (rbGH) enjekte edildiği ortaya çıktı. Monsanto’nun yarattığı bu hormon, ineklerin süt üretimini yapay olarak %15 oranında artırıyor. Süt ürettiren hormonla beslenen ineklerden alınan süt artan IGF-1 yani insülin benzeri büyüme faktörleri düzeylerini içeriyor. İnsanların da sistemlerinde IGF-1’i vardır. Bilim insanları, insanlarda artan IGF düzeylerinin kolon ve meme kanseriyle ilişkili olduğunu düşünüyor..

Patates

Bacillus thuringirnsis’in Kustaki Cry-1 türüyle değiştirilen patatesle beslenen farelerin sistemlerinde toksinler bulundu. Aksi iddialara rağmen sonuçlar gösteriyor ki Cry 1 toksini fare gutunda sabitti. Sağlık riskleri açıklandığında bu durum bazı çevrelerde tartışma başlattı.

Bezelye

Yapılan araştırmalar sonucunda genetiği değiştirilmiş bezelyelerin farelerde ve muhtemelen insanlarda bağışıklık sistemini olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır.


gdo

Yapılan araştırmada  GDO’lu bitki polenlerinin rüzgar ve arılar aracılığıyla doğada bulunan diğer tür bitkilerle melezlendiği ve mutasyona uğramış bitki türlerinin oluştuğu aynı zamanda kontrolsüz bir biçimde çoğaldıkları ortaya koyulmuştur. 

İstatistiklere bakıldığında dünya genelinde hemen hemen 30 bin farklı türde GDO’ya rastlanabiliyor. Türkiye’de ise 200’e yakın farklı türde GDO olduğu varsayılıyor. Yani, her gün GDO’lu besinler tüketiyor olabiliriz. Bu sayı göz önünde bulundurulduğunda marketlerde satılan ürünlerin %70‘i GDO’lu olabilir.

ABD sınırları içerisinde GDO’ya herhangi bir yasal düzenleme getirilmemişken, Avrupa Birliği’ndeki bazı ülkeler ile Japonya, Avusturalya ve Yeni Zellanda’da GDO’ya karşı ileri düzey yasal kısıtlamalar getirmiş durumda.

Türkiye’de ise, Tarım Bakanlığı’nın mevcut yönetmeliğinde GDO’lu gıda ve yem maddeleri yasak. Ancak ne yazık ki Türkiye’de bu denetlemeyi yapacak kuruluş mevcut değil.

GDO’nun Çevreye Zararları

  • GDO üretimi, süper dayanıklı böcek ve yabani bitki türleri yaratır. Bu türlerin varlığı ekosisteme ve tarıma büyük tehdit oluşturur.
  • GDO’lar tozlaşma yoluyla doğal türlere bulaşarak biyoçeşitliliğe zarar verir.
  • Zehir salgılayan GDO’lar, kelebekler gibi zararsız canlıların ölümüne neden olur. Aynı zamanda zehirlerini köklerinden toprağa geçirirler bu durum uzun vadede toprağa zarar verir.

GDO’nun Sağlığa Zararları

  • Öldürücü alerjilere neden olabilir.
  • Yemler, hayvanlarda antibiyotik direncini artırarak antibiyotiklerin etkisini azaltır.
  • Tarlalarda kullanılan yabani ot ilaçları, memeliler için toksit etki ve insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taşıyor.
  • Genetiği değiştirilmiş bitkilerin salgıladığı böcek zehri insan sindirim sisteminde tamamen parçalanmadığından dolayı vucutta birikerek ciddi hastalıklara sebep oluyor.

Bu noktada, mümkün olduğunca doğal ürün tüketmeye özen göstermeliyiz. Devletin de halihazırdaki tohum yasası üzerinde tekrar çalışıp yerli tohum ekimi için teşvik edici olması insan sağlığı ve ekosistemin devamlılığı açısından oldukça önemlidir.

 

Share this post

PinIt

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

scroll to top